Yıllar önce, Winston Churchill hakkında BBC yapımı bir belgesel seyretmiştim. Belgesel, Churchill’in alkol düşkünlüğü yüzünden hayatının son dönemlerinde, parlemantoda kaybettiği itibarını konu alıyordu.
O Churchill ki, İngiltere’yi 2 büyük Dünya savaşından çıkarmış efsanevi liderdi. Öyle olduğu hâlde, belgesel ilerledikçe, alkol alışkanlığınından vazgeçemeyen yaşlı bir devin parça parça yıkılışını izliyorduk.
Aklımdan şöyle geçmişti: Bizim coğrafyadaki bir lider için buna benzer eleştirel bir belgesel çekilebilir mi?
Tabii, lafı bile edilemez. Bırakın yakın geçmişi, 1000 yıl önceki bir lider için bile asla!
Aklıma gelen diğer bir örnek “orbituary” geleneği. Batıda, tanınmış şahsiyetler için genellikle ölümünden sonra yazılan biyografik ve eleştirel yazı anlamına geliyor. Özellikle siyasi kişilerin hem olumlu, hem de hatalı kararları bu yazılarda ele alınıyor, eleştiriliyor.
Oysa bizde, siyasi bir kişilik bile olsa, ölmüş biri için sadece rahmet okunur. Bu dünyadan göçen kişinin hataları hakkında konuşmak, onu eleştirmek edebe uygun bulunmaz, ayıp addedilir.
Madem Batı ile kıyaslıyoruz, son örneğimiz de “günah çıkarma” geleneği olsun. İşlediği günahları rahiple paylaşan bir Hıristiyan aslında bir nevi kendi ile hesaplaşıyor, kendini eleştiriyordur.
Bu topraklarda ise, günahlar öte Dünyada hesaba çekilecektir. Bu Dünyada kimseye verecek hesabımız olabilemez. Daha da kötüsü, kendimize karşı vereceğimiz hesabımız yani özeleştirimiz de yoktur.
Görüleceği gibi, eleştiriye yatkınlığımız içinde yaşadığımız kültürle yakından ilgilidir. Benzer şekilde, toplumda eleştiri sınırları nerede çizilmişse, işletmelerde de aynı seviyede konumlanmış olur.
Eleştiri statükoya yapılan itirazdır. Statükonun tanımlanmış sınırları içindeki rutin, tanımlı bir hayat, insanlar için güvenli bir liman olarak görünür. Bu yüzden, alışageldiği konforu bırakıp da, yeni limanlar bulmak üzere açık denizlere yol alma düşüncesi bile insanları huzursuz eder, kaygılandırır.
Eleştiri aynı zamanda değişim ve dönüşüm ateşinin tetikleyicisidir de. Yani, değişim yolculuğuna çıkabilmek için “mevcuda itiraz ediyor” olmanız gerekir. Her şey 10 numara, 5 yıldızsa, yani ortada eleştirilecek bir şey yoksa, niye konfor alanından çıkıp, bir şeyleri değiştirmek için harekete geçesiniz ki?
Hem iş hayatımız, hem de iş dışı hayatımız denge üzerine kuruludur. “Eleştiri” terazinin bir kefesindeyse, karşı kefesinde “mevcuda uyum (biat)” vardır. Bu denge hesabında “eleştiri” tarafı “uyum” tarafına göre çok baskın bir faktördür. Örneğin, sadece küçük, masum bir eleştiri bile, onlarca övgünün yarattığı hoşluk iklimini bir anda yerle bir edebilir.
Bu yüzden eleştiri tadında, ayarında ve içinde bulunduğumuz kültürün farkında olarak, dikkatle yapılmalıdır.
Ama unutulmamalıdır ki, hiç eleştiri yapmıyorsanız, mevcut şirket dinamiklerine körü körüne bağlı iseniz, kısa vadede değilse bile, orta ve uzun vadede, farkında bile olmadan, şirketinize en büyük zararı vermektesiniz.
Eleştirilerinizi şahıslara değil sisteme yöneltin. Tutarlı ve nazik ve olmaya dikkat edin. Öyle yapsanız bile eleştirilerinizin, diğer kişileri kolaylıkla incitebileceğini ve değişim faaliyetleri için gereken birlik ve hizalanma duygusunu tahrip edebileceğini unutmayın. Yüksek irtifa dağcıları gibi her adımı özenle ve dikkatle atın ama zirve yolundan asla vazgeçmeyin.
Size karşı yapılan eleştirileri sakince karşılayın. Onların bir kısmı gerçekten de “saldırı” amaçlı olabilir. Öyle ise, elbette farklı bir şekilde tavır almanız gerekecektir. Fakat her eleştiriyi de “saldırı” olarak görüp, yalınkılıç savunmaya geçiyorsanız bu daha problemli bir durumdur.
Gerçekçi eleştiriler ile saldırıları ayırt edebilmek için önce kendinizi geliştirin. Eleştiri konusu olan şey ile, özbenliğini aynı şey olarak görenler, her eleştiriyi özbenliğine yapılan bir saldırı olarak algılar ve aşırı tepkisel davranır.
İlerlemeye açık bir kurum kültürü, dozuna ve uslübuna dikkat etmek kaydıyla, eleştiriye mutlaka ihtiyaç duyar. Hem kendiniz, hem de kurumunuz için bu ihtiyacı yok saymayın, yönetin ve uygulayın. Şirketinizi ve kendi hayatınızı daha değerli ve anlamlı hâle getirmede aktif rol alın.